Hakkımda

Fotoğrafım
"when I was a young girl, I used to seek pleasure"

3 Ocak 2012 Salı

bozcaada'da yeni yıl enstantaneleri




çok işimiz ters bizim:)
yaz aylarında dolup taşan bozcaada'ya, popomuz dona dona insan yüzü görmeyeceğimiz bir zamanda gitmeyi özene bezene seçtik:)
hem de bütüüün gaz planları birllikte yaptığımız, ertesi sabah 5'te yola çıkılacak gecenin 1.30'unda gelemeyeceklerini öğrendiğim(bu öğrenme aktivitesi bir bendeydi, meğer herkes biliyimiş:P ama zaten benden başka 3 kişi olunduğundan bu 3 kişinin 2 kişisi de gelemeyen kişiler olduğundan bukadar laf kalabalığına gerek var mıydı bilmem:)) pek sevgili arkadaşlarımızın... anam ne toparlayamadım, gelemediler işte:)

neyse.. bozcaada'ya gelince; kaldığımız iki akşam boyunca yemek yenebilecek sadece iki yer bulduğumuz, onlardan birinde de otururken (Yakamoz) içeri sızan rüzgardan tirediğimiz, ama yoğurtlu sıcak ot mezesine bittiğimiz, Avustralyalı ama tam bir türk tınısına sahip Lisa ile tanışıp kendisinin kedisi gümüşe "güüümüüüüş oooolum üşüdün mü sen" diye tam bir türk teyze kıvamında seslenişine tanık olduğumuz,  Eski Kahve'nin kahvaltılarına bitip, 9 Oda'nın rahatlığına kendimizi bıraktığımız... yılbaşı gecesi için plan yapıp o gece çok soğuk olduğundan dışarı çıkmaya cesaret edemeyip ertesi gün gerçekleştirdiğimiz sahilde çam ağacı da süsleyelim, hediyelerimizi de altına da bırakalım, şarabımızı da içelim, manyak gibi fotoğraf da çekelim enstantenelerini yaşadığımız, öncesinde yaptığım 5 litrelik sangria şişesini her yere yanımızda taşıdığımız ve 3 gün boyunca içip durduğumuz ama bunun yanında ada şaraplarından da geri kalmadığımız, 2 gün boyunca biz soğuktan donar, rüzgarlarla dövülürken halimize zerre acımayan hava durumunun, adadan ayrılacağımız pazartesi günü tam tersi günlük güneşlik ve ağlatan bir güzelliğe büründüğü; vee nerde olduklarını merak ettiğimiz insanların güneş yüzü görünce sokaklara döküldüğü, dükkanların bir nebze de olsun açıldığı çok ama çok güzel 3 gün geçirdik.
dinlenmiş olmak gerekirken, bünyeye alınan şarap ve sangria'lar sebebiyle eve dönüldüğünde gitmeden önceki halden daha yorgun hisssettiren bu geziyi hayasızca herkese tavsiye ediyorum efendim:)

buarada yukarıda gif animation var, evet. ben yaptım: ohaaa çok güzel değil mi:))

22 Aralık 2011 Perşembe

yeni yılda tek dileğim... :)


yeni yilda tek dilegim:
tabiki dünya turu, baska bir ülkeye yerlesme tercihen avustralya, yeni zelanda felan hatta orda kendi isimizi kurma ama olmuyo mu?
beyrut
italya
amsterdam
paris
küba
brezilya
arjantin
.... gezileri






canon eos 5d mark ii
acaipli lensler , tabi bir de onlari kullanabilecek "gifted photographer" olabilme hali:) tabi bütün bunlar için makinayi tasimaya üşenmeme durumu



stop motion amisyon yapmak bir tane- amatör bisi:)

aklimdaki is fikirlerlerini hayata geçirecek motivasyon

pikap ve birsürüüüüü plak-artık zamanı geldi

bir sürüüüüü momiji (http://www.bywonderland.com/)


uzak festivaller bkz: glastonbury , yakin festivaller yine devam etsin tebi:)
 

 
daha çok tatil
daha çok haftasonu kaçamagi
daha uzuuuun haftasonu kahvaltilari
 
daha çok yazmak
daha çok okumak
daha çok film izlemek
daha çok vakit arkadaslarla
daha çok konser
daha saglikli hayat?
 
el becerisi ve yetenek ki ne biliyim cookieler, cupcakeler olmadi mi takılar, olmadi mi animasyonlar felan benden sorulsun:) amazondan alınan cake pops kitabı kullanılıp, türkiye'de fırtınalar koparılsın mesela:)(http://www.amazon.com/Cake-Pops-Tricks-Recipes-Irresistible/dp/0811876373/ref=sr_1_1?ie=UTF8&qid=1324541764&sr=8-1)

daha az trafik (evet dünyayi kurtariyorum su an), eve yakin is, ise yakin ev, ya da en güzeliiiiiiiiiiiiiiii home office hayat:)

bence baya özetledim:) ama ara ara girip bu listeyi bayaaa uzatmam çokça mümkün..^^

6 Nisan 2011 Çarşamba

yeni mezunlar için alternatif kariyer önerileri :) evet benden!




Şimdi zaman zaman bu blogdan olsun, twitter’ımdan facebuk’umdan olsun direk agzımdan olsun türlüü türlü hayatta yapmak istediim şeyleri anlatır dururum
Sonra dedim ki ben bunları bir toplayayım, adına da alterno kariyer listesi koyayım, hayatımın türlü dönemlerinde yapabilir miyim bir bakayım:) alternatif kariyer peşindeki insanlara da bir yardımımız olsun:)mezuniyet dönemi de geliyor şimdi gençler ne yapacağını bilmez haldelerdir onlara da bir ışık olsun:P

Evet başlıyoruz:

İlk sırada düğün fotoğrafçısı var: uslanmaz romantik gibi gerzek tamlamalar var ya hayır o ben değilim, ya da olayım düğünler ne tatlı aktiviteler ben de bunları objektifimle unutulmaz hale getirmeyi amaçlıyorum değil. Ama bir estetik var ortada, herkes bi mutlu felan, güzel kareler oluyor güzel çekilir  güzel düzenlenirse herşey.. güzel len işte yaparım ben bu işi çok da güzel yaparım:) olayım mı? Bence olayım.

El yapımı defter yapıcısı: el yapımı olan her şeye bir sarkarım, yapamam ama hemen onu da öyle yaparsın bunu da buraya kondurursun diye çok güzel akıl veririm:) bu defter yapımıyla ilgili de neler okundu, neler izlendi, ne malzeme araştırmaları yapıldı ama benim gazımla masaya oturan sevdicekle geçirdiğimiz bir Pazar günü sonunda benim elimde eciş bücüş sayfaları birbirine eş bile olmayan bir defter varken, sevdiceğin elinde dünyanın en tatlı el yapımı defteri dururken anladım ki bu işi de başaramadım:) ama tasarım aşamasında iyiyim şimdi orda da kendimi aşşağılamıyım:P

Çocuk kitabı çizeri-Çocuk kitabı yazarı: evet biraz hollywood filmleri özentisi bir insanım. tatlı tatlı kitaplar çizeyim böyle orjinal şeyler ama küçük butik kitapçılarda satılsın şanslı çocuklar görsün bir... he ama çizemem yani bir yandan da çubuk adamdan başka bişi e ozaman yazıyım:)

Yemek fotoğrafçısı: okadar yiyoruz ediyoruz, bir yemeğin peşine düşüp ne yollar gidiyoruz işte ben onları da fotoğraflıyım, foodporn sitelerine meze olayım:)

Stand-up’çı: yani bildiğin kelime olarak ne yazmam gerektiğini bilemedim stand-up yapan kişi oluyım işte, komik olıyım böyle baya gülün siz de karnınızı falan tutun sonrasi iyilik sağlık:)

İlişki danışmanı: çok pis yardım ederim, yapma kızım etme kızım derim, oolum sen de naptın yea azcık alttan alsana derim, hakketten iyiyim.

Hediye danışmanı: bak bunda tecrübem bile var hem de yılların tecrübesi, bilen parmak kaldırsın:)

Kokteyl yapıcısı-içicisi: sevdiceğe geçen doğumgününde bir de kokteyl seti alındı ama şu an düşünüyorum da onu kendim için mi aldım len ben işbu alternatif kariyerimizin ikinci ve önemli bölümü olan içici sıfatını daha da layığıyla yerine getirmek için:) Ama sevdiceğin bu takımı ilk kullanışında yaptığı fıstık yeşili renkli kokteylden sonra yapıcı kısmına da adayım. Hayal gücüm geniş: mor’unu bile yaparım:)

Çöpçatan sitesi kurucusu: tabi artık acaip siteler var farkındayım:) ama arkadaşım zamanı olmayan modern zaman insanlarının her önüne gelenin üye olamayacağı bir takım komünitelere ihtiyacı yok mu? Var.. biz düşündük insanlar yaptı:)

Shot bar sahibesi: arkadaşım bu konsepti de istanbula biz getirecektik onu da yaptılar, üzülüyorum.

Sapa bir yerde bulunan kedili cafe sahibesi: hadi bunu da yaptılar diye hayıflanmayacağım:) bildiğimiz sevdiğimiz bir konsept. Arkadaşım o ne güzel rahat bir hayat: otur, gelenle gidenle muhabbet et, kendi kendine spesyeller yarat, menüyle oyna, kedini sev-ki aslında ben bunu yapamam ama konsept için şart!.. güzel yani:)

"Aaa onunla ilgili şöyle bir site vardı" bulucusu:  off bunu da çok güzel yaparım, tabi ben poposunu kaldıramayan bir insan olarak internet sitelerinde, bloglarda ordan oraya atlar durururum üzerinize afiyet, ve bir şey anlatıyorsanız onu olmasa bile benzer bir şeyi görmüşlüğüm olur çoğu zaman.. bak oyüzden ihtiyaç varsa beni alın:)

pastacı :   ki çağın revaçta mesleklerinden
blog yazarı-ama para kazanından:) :   tabi benim gibi 3 ayda bir yazınca olmaz o
hediye paketi tasarlayıcı :   görüyoruz örneklerini severek izliyoruz:)
mektup yazarı :   ahh ahh nerde o eski mektuplar
pasta süsü-cake topper- imalatçısı:   bunun da hastasıyım ama yine bir el becerisi gerektiğinden üzülüyorum
çikolata kursu hocası:   çok net yaparım, temiz iş:)
öğrenci:   yorum yapmıyorum
şehirde nerde ne yapılır, ne yenilir derleyicisi ve anlatıcısı:   kitap çıkarıcam, net
sosyal sorumluluk projesi gönüllüsü:   seviyoruz
köşe yazarı:   olayım dediğimde olabilsen keşke
kartpostal tasarımcısı-hadi e-kart da olur :   evet biraz 500 days of summer'dan aşırdım:)
şehirde nerde ne var derleyicisi:   bilenler bilir çok pis listeler yaparım o listelerden çoğu şeyleri yapamasam da:)


Arkadaşım daha iş çok bana:) ama yazmak zor.. bir de yatmak lazım yarın asıl "the" iş bekler:)


kaynakça: resimler için tebi ki:)
http://ichigopaul23.deviantart.com/art/my-corpse-bride-tribute-184671783?q=boost%3Apopular%20corpse%20bride&qo=95
http://skizy.deviantart.com/art/Pretty-present-162512624?q=boost%3Apopular%20present&qo=13
http://tooshtoosh.deviantart.com/art/Book-nosing-88533738?q=boost%3Apopular%20child%20book&qo=0
http://spudart.deviantart.com/art/Glowing-bar-49438789?q=boost%3Apopular%20shot%20bar&qo=7
http://dafiiland.deviantart.com/art/Green-Coktail-98225185?q=boost%3Apopular%20green%20coktail&qo=0


9 Mart 2011 Çarşamba

hayaller bitmiyordu


Konulan anlamsız yasaklar blog yazmaya dönmek için baya kötü bir zaman dilimi teşkil etse de dün akşamdan beri içimdeki anlatma isteğini gün içinde sözlerle anlattığım türlü kişilerle bastıramamış olacağım ki, yarına kadar iş için hazırlamam gereken slidelar olmasına rağmen soluğu burda buldum.

İzlenen romantik komedi sınıfındaki filmlerin en az %80’inde arka planda tatlı cafeler olur ya hani, rahat salaş yerler.. kahveler içilir, kitaplar okunur, kısık sesle sıcak muhabbetler edilir, tatlı bir müzik vardır fonda... bir de 5 kızdan sanki 3’ünün de bir hayali vardır "böyle bir cafe’m olsa" diye.. tabiki benim de var:).. hayalini kurduğum 823983923 alternatif kariyer içinde, tabiki şirin küçük ama şahsına münhasır bir cafe sahibi olmak da var, ya da işte buralardan göç edebilmeyi başarırsam sahibi olmaktan geçip gamsız bir garsonu olmak da...:)

Dün buldum ben onu
Bazen bazı şeyleri gereksiz bir şekilde hemen ve çokça seviyor ya insan ya da ben de mi oluyor bir tek bilmiyorum tabi:) ama öyle olunca herkese anlatıyım herkes bilsin, görsün, "ayy cidden ne güzelmiş" desin istiyorum ama biyandan benim kadar özel hissetmesinler de sözkonusu yer için-orda bir kendini bilmezlik var evet-


Kumbaracı yokuşunda, hatta tam da kumbaracı 50 tiyatrosunun karşısında,tiyatroyla da sıkı bağları olan küçücük ama kocaman tatlılıkta bir yer burası “alaylı kafe”. Ekmek üstü tabağı ki kendisi aslında bildiğimiz tapas yine bir ki hastasıyız, makarnalar, krepler, kendisi gibi küçük bir menüsü var ama kendi mutfağınızda arkadaşlarınız geldiğinde çarçabuk hazırladığınız tabaklar gibi geliyor herşey. Özenli ama sade...  buraya kadar aslında özel bir şey anlatmadım biliyorum, burdan sonra da anlatmayacağım:) ben özel hissettim onu paylaşıyorum sadece..
Neise..
çok da tatlı bir garsonu vardı ki kendisi istanbul’u çok sevdiği için burda kalan fransız bir kızımızdı, dün ilk günüymüş o da bizimle birlikte menüyü öğrendi, her sorduğumuz şeyi o da tatlı tatlı gidip diğer arkadaşına sordu sonra gelip tatlı tatlı anlattı. Neden burdasın okul falan mı var diye sordum sanki kızın sadece istediği için istanbulda kalıyor oluşu benim hayallerimden uzakta bir şeymiş gibi, “noo, just wanted to stay, istanbul is an amazing city” dedi.. tabi benim gözlerim o an çizgi film gibi doldu (bu sadece zihnimde de olmuş olabilir) "ben de yahu ben de istiyorum" diye.. :)

yurtdışından gelen bölge başkanlarına “twitterdan çalışanlarımın twitlerini okuyup moodlarını anlayabiliyorum” diyen ve muhtemelen bir ara bu post’u da okuyacak olan sevgili müdürüme burdan selamlar ediyorum,
işimi her nekadar güzelce yürütsem de gönlümde de böyle basit gamsız bir yaşam yatıyor napıyım diyorum...

20 Aralık 2010 Pazartesi

çok utanıyore


Sevgiliyi askere gönderdik.

Bunun üzerine blog yazacaksın deseler hayatta inanmazdım ama 20lik diş çekimi sonrası evden çıkamayan bünyem için dünya artık daha dramatik, hayatım pek tabi daha “pathetic”

Şunun şurasında mayıs ayında dönüp gelmiş olacak olan(uzun tamlama) sevdiceğe methiyeler düzmek, düzemesem de konuyla ilgili sayısız twit atmak, facebuka çift ne kadar resmimimiz varsa hepsini upload edip her birine de mıcır mıcır yorumlar yazmak istiyorum. Evet.

Beyefendinin gidişi sonrasında hatta tam da birliğe teslim olduğu gün(evet bu kalıp sözlüğüme yeni katıldı) toplaşılan arkadaşlardan biri bişi anlatmıştı. Bir arkadaşı varmış sevgilisi askere gitmiş, bu kız facebukta “bıdıbıdı (ilgili) dönemin yolunu gözleyenler” gibi bi gruba katılmış, her gün orda arabesklerden arabesk şaşkı sözleri, içli şiirler, özlü sözler paylaşan bir insan olmuş kii normalde de pek kafa diye tabir edilen bir kızımız imiş. (normalde vurgusuna dikkat) Anlatırken pek komikti bir güldüm bi güldüm. Ama şimdi..  
BEN MİYİM LEN O?? :) henüz dahil olduğum bi grup yok belki ama bakmadım desem yalan olur:P
Şaka len yani baktığım şaka diil ama ilk konuştuğumuz gün var mı hakketten acaba diye baktımdı. Şu an şu katılımcı ruhumda ise uzak durmayı tercih ediyorum:)



Ozaman size şafak saatini de takdim etmek isterim. Bu supersonik saati ilk o akşam eve geldiğimde ilgili facebuk gruplarını ararken buldum. Adamın biri askere gitmeden önce aha da bunu yapmış ve kullanıma açmış bildiğin hayır duası topluyor(bence:)). İlk gün buna da baya gülmüştüm ama biyandan da kendimden utana utana sevdim galiba kendisini. Evet ben özlem ve ben bir asker yolu gözleyicisiyim. (off bunu bile söyledim:S) merak edenler için linkini burda veriyorum:  http://site.mynet.com/337kd/  bence yüzyılın internet icatlarından biri olabilir:)

Neise efendim, mıçmıç sevgililerden hiç bir zaman haz etmezken "içime şeytan mı girdi; yoksa 3 gündür evden çıkamadığım, işe bile gidemediğim için küçük ve sevgi dolu bir ev kızı mı kaçtı da" bu haldeyim ve bu yazıyı yazıyorum bilmiyorum ama, napıyım yahu

insanın atıp tuttuğu gibi de diilmiş ayrıca bunu da duyurayım. Şu ara asker saati olan casio f bıdıbıdı’dan stand up’ında anlattığı bir çocukluk anısı içinde bahseden alpay erdem i izlerken bile gözlerim dolmakta, arar da görmezsem diye telefon dibimden ayrılmamakta, askerlikle ilgili türlü kurallar, terimler, acaiplikler öğrenilmekte, izlenen en ufak şeyde bile acaba izlemeseydim de dönüşte beraber mi izleseydik diye düşünmekte ve bunun gibi hallerdeyim.

Dediğim gibi bu benim kendimden bile beklemediğim bir yazı, ama oluyormuş. Zaten çok da bişi yazmadım bence:)
hala mıçmıç sevgili kategorisinde sayılmam yani onu söyliyim,
bukadarcık şey saylanmaz..

ama bir yandan işte o yol gözleyenler grubu da yok yaani şu an facebukta onu kursam mı acaba? O saylanır mı ki:P

saylanmak da acaip bir kelime:)

buarada şaka bak biliyorsun, ciddiye alırsan çok fena:)

not: saatin görüntüsü bugünden:) bence iiyim baya:P