Hakkımda

Fotoğrafım
"when I was a young girl, I used to seek pleasure"

2 Mayıs 2009 Cumartesi

ömrüm yollarda noluyoruz be?

bence çok güzel özetledim şu haftayı şu başlığımla..
ilkokul sıralarında türkiyenin jeopolitik konumu bıdısıyla beynimiz yenirken, "ülkemizin asya ile avrupayı bağlayan bir köprü görevinde" oluşunun beni bu kadar hayattan soğutacağını nerden bilirdim, bilsem gelir miydim, gelsem de şu okulu tercih eder miydim, etsem de nadide işimi tercih eder miydim diye uzayıp giden sorularım var. dur diyorum kendime ama zihnim durmuyor bıdı bıdı konuşmaya, hayatıma sövmeye devam ediyor. gün gelip yurdumu kendi yatağımı özleyebileceğime de inanmazdım ya ben onu da yaşadım.. pazartesi sabahı geldim zaten yurt odama ama akşam yine düştüm yollara ve ha orda kal ha burda kal ha işe git ha mülakata koş ha taksime arkadaşlarına koş ha taaa eskişehirlerden gelen annene koş derken ömrüm yollarda geçti ya benim. hem de köprü görevi gören nadide yurdumuzun nadide köprülüğünü yaptığı asya avrupa kıtaları arasında mekik dokuyaraktan. ve ben resmen özlemini çektiğim yurt odama daha şimdi kavuştum. canım odam ya, şu dağınıklıkta aradıklarımı bulamama durumunu bile özledim, kendi başıma oturup anlamsızca bilgisayar ekranında get mail tuşuna basarak oyalanmayı, shuffle da birbirinden alakasız ama peşi sıra çıkan şarkıları zaplamayı, türlü yığınlar altında kalmış kağıtımsı incecik şirket terliklerimi aramayı, ayaklarımı masaya uzataraktan laptopu dizlerim üstüne almayı bunları yaparken de o terlikleri ayağımdan çıkarmamayı özledim yahu, vallahi özledim!
asabi de bi insan yaptı bu yollar beni, bugün mp3ümde durup dururken çıkan I hate everybody şarkısının durumuma uygunluğuydu yani yüzümde biraz tebessüme yol açan..
All the people on the street, I hate you all
And the people that I meet, I hate you all
And the people that I know, I hate you all
And the people that I don't, I hate you all

şu sözleri dinlerken nasıl kendime uygun buldum belli değil, evet muayyen dönemim yaklaşmasına fena halde delalet bukadar nefret kusmaca farkındayım ama elden ne gelir. anlatıcak çok şey olmasına rağmen nekadar nefret dolu ve asabi olduğumdan bir adım öteye gitmicek söylediklerim uzattıkça onu da biliyorum, o sebeple şu an susup kendimi get mail'lerin shuffleların, stumble'ların, arkada bir dizi açıp ön tarafta anlamsız şeyler uğraşmanın ve soğuk biranın dayanılmaz hafifliğine bırakıyorum şimdi, evet.



Hiç yorum yok: