Hakkımda

Fotoğrafım
"when I was a young girl, I used to seek pleasure"

24 Nisan 2009 Cuma

mutluyuva.com?



googleda mezuniyete dair falan saçma sapan şeyler aratırken yan taraftaki sponsor linklerinden biri şöyle iyi bi sarstı beni
Eşiniz Zengin Olsun
Ekonomik Krize Kesin Çözüm
Zengin Eş Adayları Sizi Bekliyor

noluyoruz be:) tamam zaman zaman hatta pek sık işsiz kalacağım diye dertlenirken ya daa hayat beni çok çok yorup ömrüm işle okul arasında yollarda geçip dururken zengin koca bulup rahat edicem geyikleri yapmışımdır; hatta büyük bi güruh olarak gelecek üzerine sözde kafa yormalarımızda yok yok en iyi yol bu demelerin ardından bi umut ışığı olarak göz kırpmıştır zengin koca konsepti:) ama bu konseptin böylesine bir ekmek kapısı olacağına vallahi inanasım gelmiyor.
araştırmacı ruhum baskın geldi ve girdim siteye nedir ne değildir diyerekten:) efendm başta direk bu bahsettiğim zenginbıdı isimli sitedeyken artık nereye tıkladıysam mutluyuva.com sitesinin içinde buldum kendimi. onun içinde de evlilik katalogu isimli bir bölüm resmen çekti beni içine.. efendim bu katalog "gerçekten" evlenmek isteyenlerden oluşan dijital bir katalogmuş. herşeyin dijitali makbul değil mi ama, bir de başına gerçekten koyunca vallahi albenisi nasıl da yükselmemiş mi:) anlatılıyor da anlatılıyor bu katalogun işlevleri ve anlatırken "karşılıklı mutabakat sağlandığında" gibi cümleler defalarca yineleniyor. ah nasıl da ciddi bir dil değil mi, evet evet bu adamlar işlerini ciddiye alıyorlar bakınız mutabakat falan diyorlar. ah bi de araştırmacının yanı sıra paylaşımcı ruhumla şu bilgiyi de vermeden geçemiyciğim, bu güzide katalogu kullanmak istiyorsanız 750tl+kdv yi bir kerecikliğine bastırıveriyorsunuz:) sonra gelsin mutabakatlar gitsin kataloglar.
allah düşürmesin mi desek ne desek:)


22 Nisan 2009 Çarşamba

mavi kuş ile küçük kız





Büyük bir heyecanla beklemiştim teomanın yeni albümünü özellikle içinde elif şafak yazması(el yazması gibi bir şey oldu ya bu:) uçurtmalar adlı şarkının da olacağını duyduğum andan beri. O nasıl güzel bir şiirdi de kim bili teomancığımın sesi ve müziğiyle birleşince ne tapılası olacaktı benim için... Hımm evet insan beklentilerini yüksek tutunca iyi bir yalan olur ya genelde, ben bunu yaşadım:) Bir heves edindim o albüm şarkılarını hemencecik açtım aylardır beklediğim kutlu şarkıyı.. Şimdi tamam olmuş biraz hiç olmamış değil lakin daha farklı şeyler beklemiştim sanki bu ninni havasında ağır ağır inişsiz çıkışsız bööle sütliman şarkıdan ziyade. Tamam o teomancığımın cızırtılı sesine yine diyeceğim yoktur ama olmadı işte benim hayallerime uymadı. bu durum beni şarkıyı yine yaklaşık 75 kez fln ardarda dinlemekten alıkoydu mu peki hayır ama o benim bir handikapım şarkıyla ilgilisi yok sanırım.
şu yazıyı yazmamın sebebi de aslında bir okadar farklıyken bu konu hakkında bukadar gevezelik yapabilmeme şaşırıyorum ben de... efendim bu teomancığımın bu şarkısını dinleye dinleye bir nevi eskitip ileriki günlere de dinlemek için az da olsa bi istek kalsın diyerekten albümün geri kalanını şöyle bir dinlemiştim.. ama nedense dayanılcak gibi gelmemişti aylardır beklenen albüm:) ay buarada aylardır yemedim içmedim bu albümü bekledim evet, tam bir müzik eleştirmeni edalarında kırıtmaya başladım zannımca biri beni durdursun:) işte ogün artık bende mi birşey vardı yoksa odaya fütursuzca girip aaa ilkokul şarkıları mı dinliyosun diye laf sokmaktam geri kalmayan bir arkadaşımın zavallıcık bilinç altımda yarattığı yansımalardan ötürü müdür bilinmez ben bu albümü sevmedim sevemedim.. taaa kii bu sabahın kör vakti ödev yetiştirmek için zorla kendimi yataktan kaldırıp bilgisayar başına atana kadar. yeni bir şarkı keşfettim günün şarkısı olmaya aday kiiii halen daha o ödev bitmemiş ve beni bitmeyişiyle iyi bir darlamış da olsaa, bunların hiçbiri insanlığı da bu şirin sözlü şarkıdan blogum aracılığı ile haberdar etme isteiğimi elimden alamamıştır. evet, ben bunu yaptım:)
şarkının girişi beni pek çekmese de, olmuş yahu dedirten bir şarkı bu sözleriyle.. hernekadar teomanın kendisi şarkı içerisinde "olmadı ya bu şarkı hadi madem ortaçgil dinleyelim" tadında şeyler söylese de benim içimi ısıttı.
ozaman bi iki kuble gelsin efendim.. şu blog bir nevi şiiir şarkı defteri moduna giriyor gibi gözükse de zaman zaman, hevesli bir gencim ben neyi sevsem etsem paylaşmadan duramıyorum diye bağlamak istiyorum:)

yalancıyımdır biraz ama bana inan
sarhoşken hep çok sahiciyimdir
yine fazla içmiştim bu akşam da
coşmuş kalbim,of nal gibiyim.
sağır, kör, dilsiz görünür kalbim
ama bil, ben aslında iyi biriyim

bilirim, çok kirlidir aşk sicilim
sadakat konusunda pek iddialı değilim
ama bu kez farklı olsun diye
sen denersen, ben de denerim

21 Nisan 2009 Salı

bıdıbıdı

ama ama yine yazamıyorum ya..
hayatımda bişiyin bi istikrarı olsun diyorum olmuyo.. hayır bişi diil okuyucularım sürekli serzenişte aman da kucuklucy neden yazmamaktasın diye.. o da diil yazmak istediğim 839283918 şey oluyo gün içinde, gün dışında(uykumda bile oluyo mesela) ama sonra bunlar benim beyin kıvrımlarımda unutulmaya yüz tutuyo ya buna üzülüyorum vallhi, en iyi ihtimalli durumda tekil kişilerle paylaşıyorum ama biliyorum onların beyin kıvrımlarına bile varmadan hava boşluğunda asılı kalıyo sonra da uçup gidiyo mu acaba bilmiyorum.. kafamı bu noktyaya kadar çalıştırabildim şu an, eminim böyle bir bilim dalıyla(bu kadar muğlak bi cümle var mı:)bari bi iki bilim dalı ismi ver, bence metafizik falan:P) açıklanası bir durumdur bu lakin "zayıf" bi insanım ben trivial pursuit'te bile ancak junk info'larımla biryerlere gelebiliyorum diyerek hiç aklımda olmasa da burdan da birilerine laf atmayı başarabiliyorum:) okursa anlar zannediyorum:)
bulunduğu ortamdan kısa bir süre de olsa uzaklaşmak pek acaip birşeymiş zira eskişehirdeyim aile saadetinin tamm göbeğinde:)
yıllık yazıları yazmak gerek, iş başvuruları yapmak gerek, mezuniyet gecesi planları yapmak, onu geç ödev yapmak gerek, iş görüşmelerine gitmek gerek, gelecek için düşülmesi kuvvetle muhtemel ve zaman zaman içine iyi bi düşülmüş bunalımlardan kendini korumak gerek, bi yandan hayırlı bi evlat olmak yollar aşmak etmek gitmek görmek gerek, incik cincik herşeyi düşüne düşüne paralanmamak gerek, bi salmak gerek, hatta inanıp şu yazdıklarını bile silmek gerek lakinn ben gayet mantıklı şeyler düşünebilse de onları hayata geçireilen bir insan diiilim. ama düşünüyorum en azından bu da bir şey bence diyip kendini bi takdir ediyim bari..
boş boş yazmak istiyorum çünkü o paylaşılası olduğunu düşündüğüm 8398392839 şeyden biri bile mi gelmez şu an insanın aklına.. gelmiyo valla.. üç uçuk aynı anda çıkardım onu söölesem pek anlamlı durmuyo dimi:) ama üç uçuğun ses uyumunu sevdim yahu, bak küçük birşeyden mutlu oldum yine görüyo musun:)
nokta
ama olmuyor, yine susamıyor sevgili okuyucular:)
şu resimdeki gibii yapabilmek için hangi bilim dalı kurallarına karşı gelmem lazım ki? bi yerçekimi falan cepte de (fizik oluyo zannımca:), başka? istiyorum yani yapıcak bişi yok.. ilgililere duyurulur:P
yakında iş başvurularının 782781 tane olan eleme aşamalarında şööle şeyler yapmamızı isteyebilirler bence, hayır yani öngörülü bi insanım hazırlıklı olmak istiyorum:)

tamam susucam da bir de günün şarkısı ozaman: I feel it all by Feist. Bu kadının sesi ne? ne bu ses:) asıl beni çarpan hali know how adlı kings of convenience şarkısında dinlensin lakiinn hayat niye adil diil? bir şu resimdeki gibi yapabilmek bir de şu kadınınki gibi sesim olsun istiyorum.. çok mu hıms?

I know more than I knew before
I know more than I knew before
I didn't rest, I didn't stop
Did we fight or did we talk

8 Nisan 2009 Çarşamba

sevindirik fıtfıt


Küçük şeylerden mutlu oluyormuşum ööle dedi canlardan biri, bugün oldum:)

bir rüzgar gülü mutlu etti beni, sonra iki küçük kitap küçük ama cidden; birinin adı uykum gibi gelsene, birininki kalp dönmesi.. dünyanın en şirin şiir kitapları olabilirler, çocuklar gibi sevindim ben de onlar sahip olunca:) sonra anlamsız bir gözlük takıp ayna karsısında dakikalarca kıkırdamak da pek mutlu etti beni... ama en çok pek sevilesi bir arkadasla kadıköyün arka sokaklarında kendimizce keşfettiğimiz mekanlarda içtiğimiz biralara eşlik eden anlamsız uzun sohbetler mutlu etti.

Yazma şevki yoktu nezamandır içimde, hiçbir şeyin şevki yoktu.. Bugün geldi geri hepsi :)

Ozaman yeni aldığım kitaplardan Atanur’dan gelsin küçük bir şiircik:

Veda Öpücüğü
sondan say
ilk öptüğümü


Hayır romantik bir fare dönemimde de değilim ama kitabın sonunda bu şiirle karşılaşınca içi ısınıyor insanın.. aynı etkiyi hedeflemiştim ama çenemi değilse de elimi tutamadım:)

Bir de en son not günün şarkısı: “where the wild roses grow”. Aniden aklıma gelip dinleyebilmek için çeşitli uğraşlar verdiğim ve yine 70 kez falan farklı yerlerdeki(iş bilgisayarı, laptop,mp3player gibilerden) farklı playlistlerimde dönüp duran şarkı.

Valla en son not: 20lik dişim çıkıyo geç de olsa, agzımı açamıyorum ama dişçiye gitmek istemiyorum; hatta şuan şundan bahsederken bile o şirin pamuksu mutluluğumun keçeleştiğini hissedip kapatıveriyorum konuyu:)

2 Nisan 2009 Perşembe

solda güneş yükselse?

ben gitsem gitsem gitsem güneye olmak zorunda da değil heryere olur.