Hakkımda

Fotoğrafım
"when I was a young girl, I used to seek pleasure"

11 Eylül 2010 Cumartesi

road trip yes, bus trip no!!


Otobüs yolculuklaını sevmiyorum.

Uzun olsun kısa olsun; tren olsun, uçak olsun binek araç(bu sözcük iş deformasyonu yapıcak bişi yok:)) olsun, ama mimkinse otobüs olmasın. Ama olmak zorunda olunca da yapacak bişi yok, bkz: kdz. Eeğli- istanbul yolu.

Şehiler arası otobüs söz öbeği pek bir tatlı ve nostaljik ve bi yandan da edebi gelirdi bana.(herhalde küçüklüğümüzde yılmaz erdoğan’ın okuduğu soğuk ve şehirler arası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan dizesiyle ilgili bu kısım:), buarada çok yeni okuduğum kitapların ana kahramanlaını bile hatırlamakta zorlanırken bu şiiri baya baya ezbere bilmem de ayruu bir dumur neise))

ne diyorduk otobüs yolculuğu ivit. Öndeki koltuğunu yatırır, yanında kocamaaan bi teyze, yanında bir de torun, çocuk, yiğen kategorisinden sinir bozucu bir bonus var ise, üst taraftan üfleyen klima kapatmana rağmen başka bir takım aralıklardan ya da hiç olmadı ön ya da arka sıranın havalandırmasından yönüne göre ensene, boynuna, iki gözünün ortasına, ve türlü yerlerine üflemekte inat ediyor, sen de koltuğunu yatırdığında arka taaftaki bayaa yaşlı teyzenin "ayy kızım bana daral geliyor kaldır şunu" demesinin üstüne "teyzem belim ağrıyo benim de, hem benim oturduğum yeri de görüyorsun" diyerek öndekine suçu atıp yatık vaziyetteki koltuğunu milim oynatmayıp o yolculuktan huzur bekliyorsan... zor arkadaşım çok zor. Bir de eğer bagaja verdiğin, host’un kendine, yolcularına ve müessesine inanılmaz güveni sonucu; etiketlenmeyen sıradan sıt çantanı her durulan yerde inen insanların bagajdan çekip çıkardığı ve sırtına attığı çantaya benzetiyor, aha bu sefer valahi benim çantam diye hop oturup hop kalkıyor, bu durumun gerçekliği sonucu olası senaryoları aklından geçiriyor, sözkonusu çanta içindeki eşyaların senin için önem/değer sıralamasına giriyorsan. Off hepten fena. Bir de koridor tarafında oturuyorsan her gelip geçişinde o hafif uykunda poposuyla haşır neşir olduğun şişmanca host durumu var ki kendisi sussuzluktan dilin damağın bir bütün olmuşken muhtemelen orta kapı merdivenlerinin altındaki, içinde ne olduğunu çok acaip meak ettiğim krallığında uyuyordur ve o kafanın üstündeki teorik olarak bastığında kırmızı ışık yakması gereken servis lambası nedense çalışmaz, hadi bakalım yeni bir dert.

Ve arkadaşlar, bu parametrelerin her biri türlü varyasyonlarda ve kombinasyonlarda seni mutlaka bulur, beni buluyor ya da. Ve yine buldu. Dün gece 1 de binip 5 sularında indiğim şehirler arası otobüsümde bu yazılan parametrelerden bir kaçı ile yine ve yeniden haşır neşirdim. Sonuç: bugün 15.30’a kadar felan uyudum, yine de kendime gelemedim.

not: başlıktan bahsedelim. stereomood.com'daki road trip modu şarkıları acilen bi cd ye bir mp3 çalara bişiye doldurup, beni de bir araca tıkıştırıp, yanıma da sevgiliyi ve sevilen arkadaşları verip hadi kızım sen bikaç gün gönlüncee gez gel, yolculuk başlangıcı şarkın da the tallest man on earth'ten gelsin "the dreamer", dersen evren bana, sana puanım 10:) ama buarada gerekli iş izinleri alınacak, finansal destek sağlanacak, trip aracı bulunacak. bunları sen yaparsan sevgili evren, şarkıları cd/mp3 player'a vallahi de ben atıyorum:) bu da böyle anlaşma olsun;)
onun resmi de bu olsun-ba-yıl-dım. http://atilla1000.deviantart.com/art/Trip-139938067?q=boost%3Apopular+bus+trip&qo=16



not2: yarın 12 eylül, oyumuzu veriyoruz, tepkimizi gösteriyoruz. ve sevdiğimiz bir klişe ile bitiriyoruz "hayır'lı günler!"

Hiç yorum yok: