Hakkımda

Fotoğrafım
"when I was a young girl, I used to seek pleasure"

1 Şubat 2009 Pazar

kendimi pek güzel rahatlatırım:)


“The world's a playground. You know that when you are a kid, but somewhere along the way everyone forgets it” dedi Allison isimli hatun karakter bugün “Yes Man” filminde. Hımm dedim ben de, bir de “unutmak istemiorum ulen” die bağırdım içimden. Hadi unutmıyım ozaman dedim, filmdeki gibi karşıma çıkan teklifleri çok irdelemeden hadi atlıyım hemen dedim. Pek bir teklif çıkmadı henüz karşıma ama olsun. henüz bikaç saat oldu filmden çıkalı diye rahatlatmayı seçtim ben kendimi. sonra ama hadi dedim kendi kendime son bir haftayı düşün, önüne çıkan teklifleri ve verdiğin cevapları.. Ama çok da kötü bir haftaydı bu dedim sonra öyle işegittimgeldimuyudumuyandımyedimiçtimyedimiçtimgittimgeldimboynum tutuldukalkamadımsonrakalkabildimişegidemedimevdençıkamadımsonraçıktımsonradöndümsonrasonrasonra bıdıbıdı. Evet ya da hayır diye cevap verebileceim pek bi durumla karşılaşmamamı (en azından filmdeki gibi atraksiyonel durumlarla) da buna bağladım yine rahatladım.

İşte aynen böyle gaza gelip sonra elim böğrümde kalıveriyorum. Im Juli filminden sonra da bööle olmuştum, hadi demiştim nie çantamı toplıyıp ben de şööle bi otostop çekip o araba nereye gidiyosa gitmiyorum, niye yapamıyorum yani bunu. Sonra türkiye gerçeği gibi bahaneler uydurdum kendikendime, biyerlerde haklı olduğunu biliodum bu bahanenin ama bi yerlerde de işte sadece “bahane” olduğunu.. ben hiç o hayallerimde yaşattığım içinden geleni düşünmeden yapan insan olamadım sanırım.. bööle bir miktar oldum zaman zaman(tam hayallerimdeki gibi olmasa da:)), tam gaz o miktarı arttırma yolunda giderken hayatıma biri girip önümü kesti ama sanırım her seferinde... insanın hayatına biri girince neden ilerlediğin yol o tarafa kayıyo, içinden gelenler hep olmasa da çouğunlukla o kişiyle ilgili olmaya başlıyo ve daha önemlisi neden herşey bittikten sonra bütün bunlar çok ama çok anlamsız geliyo insana ve insan ah ediyo geçip giden zamana..

bir de neden bilinç akışının üst saffalarında seyretmekteyim şu an?

Konudan konuya atlıyo olmamı fırsat bilerek yarın başlayacak olan “bir künefe peşinde yolculuk” adlı gezimize getiriyorum lafı. Tamam konudan konuya atlıyorum ama çok da alakasız diil aslında bu gezi anlattıklarımla. İçimden çok gelen bişiyi yapıcam ulen çok düşünmeden üstünde.. yalnızca adanaya gidiş biletimiz var şu an elimizde(hatta benim elimde o bile yok, benim biletim de lülüde) napıcaz ne edicez nerelere gidicez nerelerde kalıcaz belli değil (ama bi dakika mükemmel künefe peşindeysek cidden, Antakya’dan bi şekilde yolumuzun geçeceği belli sanırım:)) Tamam Im Juli’deki juli olamadım ya da olamam belki ama anadolu yollarında bi fıtfıt olmayı başarabilirim sanırım. En azından başlamak başarmanın yarısı klişemize geri dönecek olursam, bu yolda da başlamış hatta baya da yol kat etmiş olduğum gerçeğini de hesaplamalarıma katarsam; kendi kendime “oldu bu iş hacı” demek istiyorum.

Böylesine lakayt bir kendi kendini gaza getirişten sonra da hadi bakalım diyor şu an, şu cümleyle noktayı koyuyorum:)

Hiç yorum yok: