Hakkımda

Fotoğrafım
"when I was a young girl, I used to seek pleasure"

11 Ağustos 2010 Çarşamba

alternatif kariyer hayalleri arasında gidip gelen zihnim

Bundan sonraki hayatımda wedding photographer ya da book binder olmak istiyorum, mimkinse ikisini birden. Bunlara önceden de olmak istediğim şarap ve likör yapıcısı, gezgin, kişisel rehber, gurme, shot bar sahibi ve benzeri seyler de eklenince baya parlak bir geleceğim olduğunu söyleyebilirim. Parlak da işte bi de popomu kaldırıp bunlarla ilgili bişiler yapmak gerek, internetten tutorial’lar blog’lar okumakla, ay bununla ilgili şu kitabı alıyım demekle olmuyiii:)

Wedding photographer dediysem, bu böyle yazııık her genç kız gibi beyaz gelinlik hayalini bu şekilde bastıracak heralde gibi şeyler düşünmeyelim, zira hazetmem döverim:) şöyle fotoğraflar çekmek, öncesinde konseptini belirlemek, her bir ayrıntı için uğraşıp didinmek, fotoları çekmek, gerekirse şoplamak, böyle çok acaip fotolar yaratmak istemekteyim. Hımm digital otomatik makinandan başka bi makinayla hiç herhangi bir foto çektin mi dersen? Yok çekmedim. Fotoshop programı mesela bilgisayarında var da bir kez olsun açtın mı, bir fotoyu siyah beyaz yapıp contrastını biraz oynamak dışında ki onu da office’in picture manager’i dışında bişiyle yaptın mı dersen? O da yok. Ama konsept bulurum çok deli, gerekirse öğrenirim de fotoğraf çekmeyi editlemeyi. Ne olacayydı:) beraber işe gireceğim arkadaş-lar- da hazır. Vallhi oldu bu iş:)

Book binding’e gelince kendisini bugün kesfettim. Uzuuyn zamandır türlü defterlere hastayım, geçen sene bir pasajdan aldığım deri kapaklı kilitli defteri dünyanın en güzel defteri adı altında buraya bile yazmış onunla da kalmamış önüme gelen herkese bakk dünyanın en güzel defterini aldım diye göstermiştim:) yani seviyorum, hele el yapımıysa tapıyorum. Bir baktım amazon’da konuyla ilgili zilyoon kitap, internette zilyon tutorial hem yazı hem video olarak. Dedim oldu bu iş:) yaparım ben bunu da. İşte en başta dediğim gibi ne kaldı? Popoyu yerinden kaldırmak. o da olur belki bi gün:)

 Neise haftasonu gidilen yerleri yazacaktım. Başlıyım.

Inception: dünya alem sayfalar döktürdü kendisi için ama spoiler içeren şu resim beni benden alan. http://twitpic.com/2d8mj6  Ha begenmedik mi çok begendik o ayrı:)

Artiste Terasse: iyiydi hoştu ama hal yoktu iki bira içildi, kalkılmak istendi, kalkarken kredi kartı verildi ki hesap çekilsin, garson beyefendimiz yok çekemeyiz bu tutarı dedi. En sevdiğim. Olur mu öyle şeyle başlayan cümleler sonrası paşa paşa çekti. Ama bizi kaybetti.

Ranchero: hakkında baya güzel seyler okuduğum bir meksika restuarant’ı kendisi. Meksika olduğundan oohh acı acı çok güzel olacak diye nice zamandır ayarlamalar yapmaya çalışıyordum. Gittim gördüm yedim ama olmadı. O kafada yaratılan acıdan gözleri yaşartan müthüş yemeklerle karşılaşılmadı. Ama bir şans daha verilmez mi, verilir pek tabi

Trivial pursuit: gönüllerin şahı. Bir gece 4 kişi oynamamız lazım diye kadıköyde kapanan kitapçıların önünde, cadde tarafındaki d&r’lar aranıp kaçta kapanıyosunuz peki elinizde trivial pursuit var mı sorusundan, caddeye vardığımızda d&r’ın yerini hatırlayamayıp ikişerli gruplar halinde bulmak için sağa ve sola ayrıldıktan, zamanla yarışıp kendisini bulduktan, o gece sabah kadar bu oyunla kendimizden geçmemizden beri hepp başımızın tacı:)

Japonya medya sanatları sergisi: insanlar neler yapmakta azizim. Japon işte. Yarım saat vardı biz gittiğimizde kapanmasına. Yetti mi? Tabiki hayıvv:) gidin görün hatta beraber gidelim, zira tekrar gideceğim kendisine.

Venta del toro: ispanya gezimizden beri sangria’nın hastası, tapas’ın kölesi bi insanım. bu nefsi köreltmek lazım dedik, aradık bulduk. Ha mekan tatlı, terasında galata kulesini izliyorsun direkman, türlü ispanyol tadları ile oluşturulmuş menüsü de var, ispanyol tınılarında dekorasyonu da ama gel gör ki o sangria olmamış arkadaşım. Ama gidilir, çokça gidilir, hatta müzik de yapılıyormuş zaman zaman, onlara da gidilir.


cremeria milano: bilen zaten bilir bunu. İnanılmaz italyan dondurmacısı. İlk gittiğimde çikolata sosunuz neden yok diye ağladığımda kasada duran adamın çünkü ihtiyacımız yok diye beni paylamasını çabuk atlattım. Zira o dondurmanın içindeki çikolata cidden sosa falan meydan bırakmıyor azizim.

not: çat diye bitiririm, bazen:)

1 yorum:

fıtfıt:) dedi ki...

ilk book binding projemi gerçekleştirdim:)
biraz anaokulu çocuğu el işi çalışmasına benzese de.. olsun:)
bence azmettim:)