Hakkımda

Fotoğrafım
"when I was a young girl, I used to seek pleasure"

13 Mart 2009 Cuma

haftanın öne çıkanları-2-

Bugün odamı toplacağım, evet o kutlu gün geldi: şenlikler başlasın:) henüz bir niyet aşamasındayım ama eminim bu niyetimi bile söylesem odanın geri kalan bireyleri için bir bayram havası olur şu iğrenç kapalı havada bile. Şimdi küçük bir ihtimal beni şahsen tanımadığı halde burayı okuyan insan varsa onlar için bir not düşelim: ben iddalı bir pasaklıyımdır:) öyle bildiğiniz bir dağınıklık değil bu giysiler dolap yerine sandalye üstü, masa üstü, yatak üstü ve hatta dolap üstü gibi yerlerde sonsuzluğa uzanmak amacıyla kümelenip günler haftalar boyu ellenmeden durabilir. Ellenmesi durumu o kümeye yeni bireyler katmak içindir, toplamak gibi bir düşünce aklın ucundan bile geçmez gayet mutlu mesut bir şekilde yaşanır. Sandalyeye oturulcaksa ordaki küme yatagın üstüne atılır, yataga yatılcaksa aşağı sandalyenin üstüne. Ve zaman böyle mutlu mesut geçerken ben işte yılda iki kez falan evet artık toplıyım şu odayı diye bir gazlanırım. Üç türlü sonuç vardır, yaa sadece niyette kalır amaaan sonra yaparım diyerekten ertelerim, ya başlar bütün eşyaları odanın tümüne yayarım toplıycam ya ama sonra içim sıkılır onları öyle bırakırım, bunu lisede ailemle birlikte yaşarken de yapıyordum. Şu anlattığım aksiyon sonrası 1 ay boyunca yerdeki eşyaların üzerinde hoplayaraktan dolandığımı hatırlarım oda içinde, sonrasında annem daha fazla dayanamaz “modern işkence haline getirdi bu kız bunu bana” serzenişleri halinde toplardı saolsun:) ama işte yurt odasında bir anne yok ne yazıkkiL Anne gibi bir oda arkadaşım var aslında o da çok güzel toplardı arkamı eskiden ama sanırım artık bıktı. Neyse efendim üçüncü durumsa cidden toplamaya başlayıp başarıp bitirip kutlamaların yapıldığı aşamadır. İnsanları özellikle davet ettiğim bile olmuştur gel odayı topladım bunubir görmelisin diye. Hazırlıkta(bundan taaa 4 yıl önce yani) maytaplar yakıp resimler çekmişliğimiz bile vardı, hevesli gençliğin hali başka:)

Dünyanın en güzel defterini aldım buarada, çocuklar gibi de sevinip herkese gösterdim:) fotoğraf makinamda pil olsa resmini çekip buraya bile koyucam öylesine bir güzellik zira ama biryandan da öylesine bir gaz bendeki farkındayım:) küçük şeylerle yakalanan mutluluk diyelim, pek bir polyannayım:P derken aklına küçük başka bir şeyden duyduğum mutluluk geldi. Her morning elegance vs my morning heaviness yazımda bahsettiğim kafamın 350 kilo olması durumu tam yansıtılmasa da bir şarkıya konu olmuş meğer de benim haberim yokmuş:) Amy Mcdonald isimli hatun insan meğer söylermiş böyle bir şarkı : And you wake up in the morning and your head feels twice the size diyerekten. Bu şarkıyı duyardım ama kulak vermezdim sanırım önceden, sonra bir arkadaşımın playlistindeki tek hareketli ve mutlu tınılara sahip şarkı olması dolayısıyla ilgimi çekti kulak verdim, anammm güzelmiş ya dedim:) ve sonrasında klasik 8392893828389 kez playlistimde dönmeye başladı. Alın size yeni bir küçük mutluluk:P


Ozaman bir de mutsuzluk örneği yazalım tam olsun. Beşiktaştan kalkan kadköy vapurlarının yeri değişmiş! Mutsuzluk bunun neresinde mi? Benim bu durumdan bihaber olup eski yerine bile geç kalabileceğim bir saatte evden çıkmış olmamda. 5.45 vapuruna yetişmek için 5.30da evden çıktım evet çok normal gözüken bir saat değil mi beşiktaştaki bir evden çıkmak için lakin hesaba katılması gereken parametre şudur ki ben hızlı yürüyemiyorum. Sanırım genlerimde yok:) 5.30da çıkmış olup vapura yetişebilmeye baş koyarak kendi çapımda koşmak benim için baya büyük bir azimdi. Bir yandan tükürür gibi yağan yağmur ve suratıma suratıma eserek beni yüz felci olma korkumla tekrar yüzyüze getiren iğrenç rüzgarı saymıyorum bile, bence bütün tabiat karşımdaydı:P Dilim dışarda bir şekilde bence kadıköy iskelesi olması gereken yere vardığımdaki ilginç tenha durum görevlinin kadköy iskelesi taşındı sözleriyle acı bir şekilde açıklığa kavuştu. İşte bu resmenn koca bir mutsuzluk!(evet umut sarıkaya’dan çordum ama durumuma uyuyo napalım:) sonra ordan da diğer iskeleye koştum, havaya, yağmura rüzgara, beşiktaş belediyesine, önüme çıkan insanlara ama bir de en çok kendime sövüp durdum yol boyunca. Ama azimle ilgili o güzel lafı hatırlıyoruz şimdi: ben o duvarı deldim o vapura yetiştim:)

Hiç yorum yok: